Yüce Allah’ın bizler için sunmuş olduğu mübarek bir geceye, günahların bolca bağışlandığı, hatalar ve kusurlar için bağışlanma dileyenler için affın sağanak sağanak yağdığı yeni bir fırsat gecesine Beraat gecesine kavuşmuş bulunmaktayız. Rabbimize şükrediyoruz. Sevgili Peygamberimize O’nun Ehli Beytine ve Ashabına salat ve selam ediyoruz.
Büyük bir özlem ve hasretle beklediğimiz ibadet, infak, sakınma ve manevi bereket ayı olan on bir ayın sultanı Ramazan-ı şerifin gölgesi üzerimize düştü. Cenab-ı Hakk’ın lütuf ve inayetiyle 17 Mart 2022 Perşembeyi Cumaya bağlayan geceyi yeni bir Berat Kandilini daha idrak etmenin sevinç, huzur ve mutluluğunu yaşayacağız. Af, arınma ve kurtuluş vesilesi olan Berat gecesi hürmetine, Cenâb-ı Hak ümmet-i Muhammed’e hayır ve bereket ihsan eylesin. Şimdiden Berat Geceniz mübarek olsun.
‘’Ha mim. (Halâl ile haramı ve sair hükümleri) açıkça bildiren (bu) kitaba yemin ederim ki, hakikaten, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Gerçek biz (onunla kâfirlerin uğrayacakları azabı) haber ve-ricileriz. (O, bir gecedir ki) her hikmetli iş, nezdimizden sâdır olan bir emirle, o zaman ayrılır’’ (Duhan suresi 1-4 ) ayetleri ile Kur’ân-ı Kerim, berat gecesinde Levh-i Mahfuz’dan alınmış ve bir bütün hâlinde dünya göğüne indirilmeye başlanması sebebiyle mübarek gece olarak adlandırılmıştır.
Âlemlere rahmet olarak gönderilen Resul-ı Ekrem’e vahiy nuru inmezden önce şirk ve küfür karanlığının hâkim olduğu, güçlünün güçsüzü ezdiği, hakkın değil güçlünün haklı olduğu, kadının isminin olmadığı, kız çocukların diri diri gömüldüğü, ırkçılık, içki, kumar, zina fuhuş gibi cinayet (suç) ve rezaletlerin sayılamayacak kadar çok, yazılamayacak kadar bayağı olduğu bir dönem idi. İnsanoğlu zihnini de hayatından farksız olarak dalâlet, kalbini küfrün karanlık bulutları kaplamıştı, insanlar mabud-ı hakikîyi olan Allah Teala’ya ibadeti bırakmış, O’nun yerine taşlara, ağaçlara ve putlara tapmaya başlamıştı. Allah ’a kul olmayı bırakmış kula kul veya kendi eliyle yaptığı değersiz şeylere tapmaya başlamış, kulun ibadet ve itaat bağları kopmuş, insan kısaca hem Rabbini hem de insanlığını unutmuştu. İşte bu duruma gelen yeryüzüne, Kur’ân-ı Kerim’in inmesinin birinci kademesi, Şâbân-ı Şerifin on beşinci gecesine tesadüf ettiğinden dolayı bu gece müstesna bir değer taşımaktadır. Bu gece hürmetine, birçok günahlar bağışlandığı için, BERAT GECESİ adını almıştır.
Berat gecesi Müslümanlarca diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi ise öne çıkmıştır. Bir hadise göre Hz. Peygamber, “Şâbanın ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle!’ der” buyurmuştur (İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191)
Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin hicretin ikinci yılında Berat gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem kazandırmaktadır.
Hiç şüphesiz ki beratın en derin anlamı af ve bağışlanmadır. Berat Gecesi vesilesiyle bir kez daha hatırlatmak isterim ki beratın yani bağışlanmanın affedilmenin yegâne sahibi Yüce Allah’tır.
Hazret-i Âişe validemiz şöyle naklediyor. Resül-i Ekrem bu gece secdede şöyle dua ediyordu: .”Ya Allah, azabından affına sığınıyorum, gazabından rızana il¬tica ediyorum. Senden sana sığınıyorum. Hiçbir senayı, senin nefsine karşı olan senana denk saymıyorum. Sabah olunca durumu kendisine haber verdim. Bunları hem öğren, hem de başkalarına öğret. Bunları bana Cebrail öğretti buyurdu.
Değerli kardeşlerim, Hata ve günahlarımızdan nasuh bir tövbe ile uzaklaşırsak Allah’ın mağfireti bizleri kuşatır. Kalbimizden kin, nefret, haset, öfke ve düşmanlık duygularını atıp af yolunu tutarsak Yüce Rabbimiz bizleri affına mazhar kılar. Hz. Peygamber’in, bir hadis-i şeriflerinde “Allah Teâlâ -rahmetiyle- şâbanın on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurduğu rivayet edilmiştir (Tirmizî, “Ṣavm”, 39; İbn Mâce, “İḳāmetü’ṣ-ṣalât”, 191).”Cebrail (A.S.) bana gelerek dedi ki: Bu gece Şaban ayının yarısı gecesidir. Bu gecede Cenab-ı Hak, Beni- Kelb kabilesinin koyunlarının kılları kadar (yani sayılarını ancak kendisinin bildiği çok sayıda) kimseyi bağışlayıp Cehennemden âzad eder.”, Ancak; – “Kendisine ortak koşana,- Kin güdene,- Akrabası ile alakasını kesene, kibirlenip büyüklük taslayana,- Anne ve babasına asi olana,- Alkol müptelası olana bakmaz.” buyurmaktadır. Bu günahlar bizde mevcut ise tevbe edelim ve bir daha yapmamaya dikkat edelim.
Üstad Bediuzzaman Berat Kandili’nin önemini şöyle ifade eder. ” “Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsî çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir.
Her insanın beratı yapacağı ameller neticesinde kendi elimizdedir. Zira bu dünyada ektiklerimizi öte dünyada biçeceğiz, ömrümüzü iman ve ibadet ile geçirdiğimizde gönül huzurunu ve ahiret saadetini yakalarız. Ahlakımızı güzelleştirdiğimizde Yüce Rabbimizin rızasına erişiriz. Bu gece Mü’minler için günahlardan kurtuluş gecesi olduğu idrakini yaşayarak kulluğumuzu bilip Rabbimize hakkıyla ibadet etmeye söz verelim. Dünya imtihanında olduğumuzu; dünyanın fani olduğu ölüm sonrasında her yaptığımızdan hesaba çekileceğimizin bilincinde olan ve Hak – bâtıl mücadelesinde ilim ehl-i olarak ömür sermayesini rıza-ı ilahi çerçevesinde cihat aşkı ile yaşayan Allah’ın razı olacağı Müslümanların safında olalım.
Bu gece neler yapabiliriz diyenlere tavsiyelerim şunlardır: Amellerimizin Rabbimize arz olunduğu bu gecede: Nefsimizin ve hayatımızın muhasebesini yapalım bol bol tefekkür edelim, Kuran-ı Kerim okuyalım, Peygamberimize bolca salât-u selâm getirelim, kazaya kalan namazlarımızı kılalım, mazlum, fakir ve ihtiyaç sahiplerine el uzatalım, sıla-i rahim yapalım, dünyaya geliş gayemizi tefekkür edelim, tövbelerimize geniş zaman ayıralım.
Büyük öneme haiz Berat Kandili vesilesiyle beratımızın önünde duran her türlü engeli bertaraf ederek birbirimizin beratına yardımcı olmayı, Suriye ve Irak, Arakan, Mısır, Libya, Mazlum topraklar olan Yemen ve Siyonist İsrail’in işgali altında olan Kudüs ve Mescidi Aksa başta olmak üzere dünyanın farklı coğrafyalarında ki işgallerin durmasına İslam beldelerinin yeniden özgürlüğüne kavuşmasına vesile olmasını, Müslümanların İslami bir uyanışa uyanmalarını ve akan gözyaşının bir an önce dinmesini, Ramazanı şerife barış, huzur ve güven içinde kavuşmayı Cenabı Hakk’tan niyaz ediyorum.”