Şubat ayının şehadet ayı olması dolayısıyla Şehitler Kervanı Platformu ve Mustazaflar Cemiyeti tarafından Diyarbakır’da Şehitler Gecesi programı düzenlendi.
Diyarbakır merkez Yenişehir ilçesi Büyükşehir Belediyesi Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlik, Hafız Ömer Hoca’nın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Programda selamlama konuşması yapan Şehidler Kervanı Platformu Başkanı Ömer Çelik, Kuran’da, şehitlerin ölmediğini rableri katında rızıklandığını dile getirerek şehitlerin, kendilerinden sonra gelecek şehit kardeşlerine hiçbir kederin bulunmadığı müjdesinin sevinci içinde olduklarını söyledi. Çelik, samimi ve ihlaslı bir şekilde şehit olmayı arzu edenlerin peygamberin hadisine nail olup yatağında vefat etse bile kendisine şehit sevabı verileceği müjdesini hatırlattı.
Şehadetin tüm çağlara ve nesillere bir çağrı olduğunu ifade eden Çelik, “Şehadet; emaneti sahibine hoşnut olacağı en güzel şekliyle iade etmenin, yüce İslam davası uğruna yarenden, evlad-u i’yalden, can-u maldan vazgeçmenin ve dünya bedeninde esir olan ruhun rıza bedeninde özgürlük bulmasının ifadesidir.” dedi.
“Bu şehitler, Kerbela’dan gelen şehadet çağrısına lebbeyk dedi“
Çelik, Şubat Ay’ı içerisinde birçok dava önderinin, alimin şehit olduğunu ve bu şehitlerin; Habil’den, Yahya’dan, Uhud’tan, Bedir’den, Kerbela’dan gelen şehadet çağrısına lebbeyk diyerek pak-temiz can ve ruhlarını Allah için seve seve feda ettiklerini dile getirdi.
Sahnelenen sinevizyon gösterimi sonrası ilahi ses sanatçılarının şehadete ithafen seslendirdikleri ezgi ve ilahilerle devam eden etkinlikte günün anlam ve önemine ilişkin konuşma yapan Molla Recai Güler, şehadetin önemine vurgu yaparak başta sahabeler olmak üzere İslam davası uğruna canlarını feda etmiş dava önderlerinin hayatlarından kesitler sundu.
Molla Güler Uhud savaşında şehid edilen sahabilerin durumlarını anlatarak, “Şehid edilen Hazreti Hamza ve Musab bin Umeyr Allah’a ‘Yarabbi! Bizler cennette bu kadar nimetin içerisindeyken dünyadaki kardeşlerimizin bizim bu halimizden haberleri var mıdır? Bizim burada istirahat ettiğimizi, Allah’ın bizi sınırsız nimetlerle donattığını bilmelerini istiyoruz.’ dediler. Şehidlerin bu taleplerine karşılık Allah, ‘Şehidlerin ölü olmadığına dair bir ayet indirerek onları bilgilendireceğim’ dedi.” ifadelerini kullandı.
“Onlar bu şan ve şöhrete önem vermeyip davaları uğruna canlarını feda ettiler”
Şehadet anı hissedilen duygular ve an gerçekleşen aşamaları aktaran Güler, “Muhakkak herkes ölümü tadacaktır fakat şehid, ruhunu Rabbine teslim edip semaya yükseldiğinde Allah onu cennet bahçelerine gönderir. Onların akıttığı ilk damla kanla Allah-u Te’ala tüm günahlarını affeder. Onlar daha dünyadayken Allah cennetteki yerlerini hazırlar. Onların başlarına verilen taç hakkında Allah Resulü Sallallahu Aleyhi vesellem, ‘dünya ve içindekilerinden daha değerlidir’ diye buyuruyor.” dedi.
Güler, “Canların feda edildiği davalara mağlubiyet yoktur. Nitekim bu şehitlerimize baktığımızda belki içerisinde bulundukları topluluklar içerisinde öncüydüler, insanların nazarında alimdiler ve toplumda bir kariyerleri vardı. Onlar bu şan ve şöhrete önem vermeyip davalarını bir nebze de olsa ilerletmek amacıyla varlarını-yoklarını feda ettiler. Yine bu şehidlerimiz ömürlerini feda etmenin yanı sıra sıkıntılar çektiler, zindanlarda binbir türlü işkencelere maruz kaldılar, Filistin askılarında asıldılar.” şeklinde konuştu.
“İslam dini için mücadele etmeyenler imanını sorgulasın”
Şehid edilen dava adamları ile şimdiki nefisleri mukayese eden Güler, “Bizden önce gösterilen bu fedakarlıklar, hayatımızda mevcut mudur? Bizden öncekiler; secdelerinde Rablerinden şehadeti isterlerdi, şehid olmadan şehid ünvanını alırlardı. Onlar beyhude davalar için değil Aziz İslam davası için hayatlarını feda ettiler.” diye belirtti.
Molla Recai son olarak şunları söyledi:
O şehidler çalıştılar, cihat ettiler ve ruhlarını teslim edinceye kadar cihadı akıllarından çıkartmadılar. İslam dininin hakim olabilmesi için mücadele etmeyenler imanını sorgulasın ve kendinden şüphe etsin. Hazreti Ömer’in deyimiyle İslam’ın izzet ve şerefini kazanmak için şehadeti kendimize amaç ve gaye edinmeli, kanımızın son damlasına kadar bu din için mücadele etmeliyiz. Ondan sonra göreceğiz ki Allah izzet ve şeref kapılarını bize sonuna kadar açacaktır.
Program seslendirilen ezgi ve ilahilerin ardından yapılan dua ile sona erdi.