“Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazını kılan, zekâtını veren ve yalnız Allah’tan korkup çekinen kimseler imar edebilirler. İşte bunların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” TEVBE – 18
Yukarıdaki ayetin mealinden anlaşıldığı gibi bugünkü kullanımızla camileri, gerçekten iman edenler imar ederler. Ama Allahın kastettiği bu imar nedir? Acaba!
İbadet amacıyla bir bina inşa etmek mi? Yoksa camileri ihya etmek mi? Yoksa her ikisi mi? Tabi ki hem onları inşa etmek hem de onları ihya etmemiz gerekir.
Nasıl ki bir hastanede doktor, hemşire, tıbbi malzeme yoksa, ne kadar adına hastane denilse de boş bir binadan ibarettir; aynı şekilde bir cami de, ne kadar büyük, güzel inşa edilirse edilsin, eğer içinde Allah’a ibadet edilmiyorsa, çocuklar ve gençler orayı doldurmuyorsa, dinlerini öğrenemiyorlarsa, sadece adı CAMİ olan bir yapı olarak kalmaya mahkumdur.
Bugün camilerin peygamber efendimiz (sav) zamanındaki fonksiyonundan çok uzak oldukları muhakkaktır. Çünkü peygamberimizin zamanında camiler sadece bir namaz kılma yeri değil, müslümanların sürekli bir araya geldiği, birbirleriyle dertleştikleri, kaynaştıkları, birbirleriyle yardımlaştıkları bir yerdi. Aynı zamanda fakir ve kimsesizlerin yatıp kalktıkları bir imarathane, gençlerin Ashabı suffe adıyla eğitim gördükleri bir okul, peygamberimizin halkı dinlediği bir mekan, davaların görüldüğü bir mahkeme salonu, hatta cihada çıkıp dönülürken toplanılan birer karargahtı camiler…
Biri vefat etmişse camide öğrenilirdi. Biri hasta mı oldu? haberi camide alınırdı. Birinin başı mı sıkıştı? camiye koşardı. Birinin derdi mi var? Hemen camiye giderdi. Yani kısacası kardeşliğin en güzel örnekliğini gösteren, sahabenin kardeşlik mekanıydı cami…
Hatta birkaç vakit biri gelmezse camiye, peygamber efendimiz (sav) hemen sorar, soruşturur, yoksa bu kardeşiniz vefat mı etti, çok mu hasta ki, camiye gelemiyor? diye tahkik ettirirdi.
Maalesef bugün, çoğunlukla artık hiç bir iş yapamayacak derecede yaşlanmış, çocukları onlardan sıkıldığı için, onları bir süreliğine olsun evden uzaklaştırmak amacıyla dışarı çıkarttığı insanların meskeni haline gelmiş camiler…
Elhamdülillah her tarafta camiler yapılmakta, çok ta büyük, çok güzel, her tarafı da süslerle süslenmekte… Ama biz bu camileri doldurmazsak, arka saflardan cıvıl cıvıl çocuk sesleri yükselmezse, okunan kur’an kerimler ile ders halkaları süslenmezse, camilerimiz boş bir mekana dönmez mi? Yarın Rabbim bu günlerin hesabını bizden sormaz mı?
“Camide, cemaatle namaz kılarken arka saflarda gülüşen çocuk ve çocuk sesleri yoksa gelecek nesiller adına korkun” sözü ile ne güzel dikkat çekilmiştir.
Bu yüzden gelin bizler de ayette Allahın mümin olarak vasıflandırdığı insanlardan olalım. Camileri çoluk çocukuklarımızla dolduralım, hem maddi hem de manevi ihyası için çabalıyalım ki. Hidayete ermesi umulan müminlerden olalım inşallah…