Merkez Sur ilçesi tarihi Ulu Camii önünde düzenlenen basın açıklaması Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Rıfat Ablay’ın Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Üç dilde hazırlanan basın açıklaması metninin Türkçesini Medrese Alimleri Vakfı Başkanı Tayyip Elçi, Kürtçe açıklamayı Bitlis Eren Üniversitesi Öğretim Görevlisi Muhammed Zahid Kuldaş ve Arapçayı da Muhammed Salih Ekinci el-Ğursi okudu.
İslam tarihi boyunca her dine ve ırka mensup insanların İslam nizamı gölgesinde, huzur içinde yaşadığı Filistin topraklarının birinci dünya savaşından sonra hilafetin ilgası ve ümmetin dağılmasıyla birlikte İngilizler tarafından Yahudilere peşkeş çekildiğini belirten Elçi, Mescid-i Aksa’nın sadece Filistin’in değil tüm ümmetin ortak davası olduğunu söyledi.
“Devletimizin siyonizme destek veren şirketlerin ürünlerine yasak getirmeli”
Elçi, “Siyonist terör devleti israille mücadele etmek ve Filistinli mazlumların yanında yer almak sadece Filistin’in veya Arapların değil tüm Müslümanların, hatta bütün bir insanlık âleminin ortak davasıdır. Dolayısıyla ‘Filistin’den bana ne! Mescid-i Aksa benim neyime! demek cehaletin ötesinde zihin ve fikirlerinin nasıl ideolojik bir hastalıkla müptela olduğunu, vicdanlarının nasıl da köreldiğini, kalplerinin nasıl küfür hastalığıyla kirlendiğini gösteren bir iman hastalığıdır.” dedi.
İslam Alimleri olarak son günlerde masum Gazze halkına karşı savaş suçunun her türlüsünü hunharca işleyen işgal rejimine karşı kınama, lanetleme, yas ilan etme gibi pasif tepkilerin merhalesi çoktan aşıldığına, somut adımların atılmasının vaktinin geldiğine dikkat çeken Elçi, “Ümmet-i Muhammed olarak israil ve siyonizme destek veren şirketlerin tüm ürünlerini boykot ediyor ve devletimizin bu ürünlere yasak getirmesini talep ediyoruz. Filistin davasını kendi öz davamız bilip bu bilinci nesilden nesle aktararak zinde tutmalıyız. Güvendiğimiz kurum ve kuruluşlar aracılığıyla gücümüz nispetinde maddi yardımlarla mal ile cihat yapmalı, nusret ve zafer nasip etmesi için Rabbimize niyazlarımıza devam etmeli beş vakit namazlarımızda Kunut Duası’nı okumalıyız.” ifadelerini kullandı.
“Eğitimin her kademesindeki tarih derslerine Kudüs davası dahil edilmeli”
“İslam ülkeleri, aralarındaki tüm meseleleri bir kenara koyarak acil bir surette “ümmet” üst kimliği altında İslam Birliği’ni tesis etmeli, israille her türlü siyasî, askerî ve ticari ilişkilerini en azından askıya almalıdır.” diyen Elçi, “Bu zalim devletin elçi ve konsoloslarını kovmalı, kendi elçilerini de geri çekmelidir. Eğitimin her kademesindeki tarih derslerine Kudüs davası dahil edilmeli, Miraç Kandili olarak kutladığımız 27 Recep gecesini “Kudüs ve Filistin haftası” olarak resmi bir hüviyet kazandırmalıdır. İkiyüzlü Birleşmiş Milletler ve zalimler ittifakı NATO gibi küfür oluşumlarına asla güvenmemeli, NATO’ya ait ülkelerindeki üsleri kapatmalıdır.” ifadelerine yer verdi.
Elçi, konuşmasını şu ifadeler ile sürdürdü:
“Bir bütün olarak küfür âleminin israilin yanında olduğunu beyan ettiği ve “küfür tek millettir” hakikatinin bir kez daha tecelli ettiği bir zamanda İslam ülkeleri liderleri de mazlum Filistin’in yanında olduklarını beyan etmekten korkmamalı, ‘Müslümanlar ancak kardeştir’ ayetini söylemden eyleme geçirmelidir. İslam alimleri olarak ilim, irfan ve cihatla yoğrulmuş bir programla ‘Mücahit Alimler’ ve Kudüs’ü yeniden fethedecek Selahaddinler yetiştirmeliyiz. Tüm din gönüllüleri olarak; vaaz, hutbe, konferans, sohbet gibi tüm etkinliklerimizde Kudüs ve Filistin davasını belli periyotlarla gündem konusu yapmalı, meseleyi daima gündemde tutmalıyız.”
Program, Osman Yağmur Hoca’nın yaptığı dua ile sona erdi.