Deprem ve sel gibi doğal afetlerin yaşanmasından sonra özellikle afet bölgelerinde temiz suya ulaşımın zorlaştığını belirten Diyetisyen Sibel Çevik, sıhhi alt yapının zarar görmesi sebebi ile içme sularının tüketilmesinin çok riskli olacağını söyledi.
Özellikle çiğ ve pişirilmiş besinlerin aynı ortamda bulunmaması gerektiğini dile getiren Çevik, çiğ olan besinlerin pişmiş olan besinlere mikrop bulaştıracağını dile getirdi.
“Gıda güvenliğinin ilk basamağı temizlik ve hijyen”
Gıda güvenliği insan hayatının her anlamında önem taşıdığını dile getiren Çelik, “Gıda güvenliği bütün afet koşullarında daha fazla önem taşımaktadır. Gıda güvenliği denince aklımıza ilk gelen, gıda güvenliğinin ilk basamağı olan temizlik ve hijyeni kapsamaktadır. Temizlik ve hijyen denilince de aklımıza ilk gelen, temiz sudur. Ellerin ve besinlerin yıkanması için, yiyeceklerin pişirildiği ortamın temiz olması için temiz su çok önemlidir. Deprem bölgelerinde temiz suya ulaşımın sıkıntılı olduğunu da biliyoruz. Özellikle deprem esnasında sıhhi alt yapının zarar görmesiyle içme sularının tüketilmesi çok risklidir. Peki bu suları nasıl güvenilir hale getirebiliriz. Kaynatma yöntemiyle parazitleri, mikropları ve virüsleri öldürebiliyoruz. Tabi o şartlarda kaynatma yöntemi uygulayamıyorsak sulara klor da ekleyebiliriz. Bu şekilde dezenfekte edebiliyoruz. Tabi daha çok tercihimiz paketli, ambalajlı suların tüketiminden yana.” şeklinde konuştu.
“Çiğ olan besinler pişmiş olan besinlere mikrop bulaştırabiliyor”
Gıdaların saklanması konusunda besinlerin aynı ortamda bulunmaması gerektiğini belirten Çelik, “Gıdaların saklama koşullarına baktığımızda özellikle çiğ ve pişirilmiş besinlerin aynı ortamda bulunmaması gerekiyor. Çünkü çiğ olan besinler pişmiş olan besinlere mikrop bulaştırabiliyor. Onun için ikisini de aynı ortamda bulundurmamak gerekiyor. Aynı zamanda, pişmiş olan besinin buzdolabı koşullarında saklanması gerekiyor, diğer gıdalar da aynı şekilde. Pişmiş besin oda koşullarında en fazla iki saat bekletilebilir. Daha sonra bunun tüketilmemesi gerekiyor. Tabi deprem bölgelerinde elektrik kesintileri fazla olduğu için buzdolabında 4 saat, derin dondurucularda ise 40 saat bulundurulan besinleri tüketebiliriz. Daha sonraki süreçlerde, bu saatlerin üzerine çıktığı zaman buzdolabında bulunan besinlerin de tüketilmemesi gerekiyor. Bu herhangi bir besin veya gıda olabilir. Bunları yaşamamak için daha çok kuru gıdaların tercih edilmesi gerekiyor.” diye konuştu.
“Paketli gıdalarda son kullanma tarihi çok önemli”
Bekletilmiş ve bozulacağını bildiğimiz besinlerin tüketilmemesi gerektiğini ifade eden Çelik, “Paketli gıdalara baktığımızda ise son kullanma tarihleri çok önemli oluyor. Buna bakıldıktan sonra tüketilmesi gerekiyor. Pişmiş besinlerde, özellikle de uzun süre açıkta kalmış, bekletilmiş ve bozulacağını bildiğimiz besinlerin tüketilmemesi gerekiyor. Hemen bertaraf edilmesi gerekiyor bu besinlerin. Eğer bu pişmiş bir besinse yine aynı şekilde bu koşullar geçerlidir. Oda koşullarında iki saatten fazla olmaması gerekiyor. Buzdolabında ise, tabi uzun süre kalabilir ama elektrik kesintisinden 4 saat sonra onların da tüketilmemesi gerekiyor. O saklama kapları besinleri maalesef uzun süre korumuyor. Kırmızı et de aynı şekilde. Elektrik kesintisi, buzlukta kalması, 4 saatin hepsi onun için de geçerli, Bütün besinlerin hepsi için geçerli. Sadece sağlıklı olarak uzun süre kalabilecek diyebileceğimiz kuru gıda ve paketli ürünlerdir. Bunları da tükettiğimizde kesinlikle son kullanma tarihleri çok önemlidir. Yemek pişiren aşçıların hijyen ortamı bone ve maske takmaları çok önemli. Tüketen için de tabi o şartlar o kadar farklı ve zor ki, o esnada bozulma var mı yok mu kişi bunu çok bilmiyor. Dağıtan kişinin özellikle bu konuya dikkat etmesi gerekiyor.” dedi.