Sokaklarda yürürken hemen hepimiz engelli kardeşlerimize rastlarız veya engelli sandığımız kardeşlerimize…
Kiminin bacakları tutmaz, kiminin kollarında yada ellerinde sorun vardır. Kiminin gözleri görmez ve yahut’ta kulakları duymaz… Bir çok defa acırız onlara için için, ama kalpleri kalmasın diye onlara hisettir’memeye çalışırız.
Ama düşünemediğimiz bir şey var ki; belki de biz onlardan daha çok engelliyiz de engelli olduğumuzun farkında bile değiliz.
Peygamberlere bir bakalım; ömrünün büyük bir kısmını yatalak geçirmek zorunda kalan Hz. Eyyüb’ ten tutun da evladı gözlerinin önünden kaybolunca ağlaya ağlaya gözlerini kör eden Hz. Yakup’a (as) kadar. Yaşlılığından dolayı hayvanlarına çobanlık yapamayan Hz. Şuayip’ tan dilini ateş yaktığı için konuşma güçlüğü çeken Hz. Musa(as)a kadar…Bu mazeretlerin hangisi onların peygamberlik görevlerini yerine getirmelerine engel olmuştu ki?
Hz. Musa(as), ilahlık iddiasında bulunan kibir abidesi Firavun’u, konuşma güçlüğü çekmesine rağmen yenmeyi başarmış, zulmüne son vermiş, İsrail oğullarını onun baskısından kurtarmıştı.
Tarihe baktığımızda da bu günümüze baktığımızda da dışarıdan engelli göründüğü halde nice büyük başarılara imza atmış bir çok örnekle karşılaşıyoruz…
Peygamber efendimiz (sav) çıktığı bazı seferlerde gözleri görmeyen Abdullah ibni Ümmi Mektum’u yerine vekil bırakır, o da peygamberimizin vekili olarak Medine Şehir Devletini idare ederdi.
Yine Şehid Şeyh Ahmed Yasin, boynundan aşağısı felç olduğu halde, İsrail Terör Devleti’nin korkulu rüyası olmuş, adeta onlara kan kusturmuştu…
Bir de Kur’an-ı Kerime bakalım engelli olmak hakkında Allah (cc) ne buyurmaktadır?
” Bu inkârcılar, biraz olsun yeryüzünde ibret nazarıyla gezip dolaşmazlar mı? Eğer böyle yapsalardı, belki bu sayede akledip duygulanacak kalplere ve gerçeği duyacak kulaklara sahip olurlardı. Ne var ki kör olan, başlardaki gözler değil, gerçekte kör olan sinelerdeki gönüllerdir!” Hac 46
” İnkârcılara seslenenin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyen hayvana haykıran çobanın durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler; çünkü onlar düşünmezler.” Bakara 171
Bu ayetlerden açıkça anlaşılıyor ki; asıl engel azalardaki engellerde değil, hakikati görmeyen kalplerdedir. Yani gözleri görmeyen bir amadan daha kör olabiliriz, eğer hakkı görmüyorsak.. yada hakikati işitmiyorsak, kulakları işitmeyen bir kişiden daha sağır, hakkı haykırmıyorsak, dili dönmeyen birinden daha lal olabiliriz… Ve belki de en kötüsü, bunları düşünemiyecek kadar düşünceden aciziz de haberimiz yok.
Yine Kur’an-ı Kerim’de Allah cc, kıyamet gününde bazı insanların kör olarak haşredileceğini şu şekilde buyurmaktadır.
“O der ki: “Ey rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin? Halbuki daha önce gören biriydim.” Allah buyurur: “İşte böyle! Sana âyetlerimiz geldiğinde onları unutmuştun, bu gün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!” Taha 125-126
O halde bir düşünelim kim engelli?