Gündeme ilişkin gerçekleştirilen ikili görüşmenin ardından basın karşısına çıkan Yapıcıoğlu ve Tek, ziyarete ilişkin yaptıkları değerlendirmelerin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Siyasi partilerin sürekli diyalog içerisinde olması gerektiğine inandıklarını belirten PSK Genel Başkanı Mesut Tek, HÜDA PAR’a yaptıkları ziyaretin bu açıdan çok önemli olduğunu söyledi.
Toplumda giderek artan gerginlik ve kutuplaşma ortamında siyasetin devreye girmesi gerektiğine vurgu yapan Tek, bu anlamda HÜDA PAR’a yaptıkları ziyaretin kendileri için farklı bir önem arz ettiğinin altını çizdi.
“Siyasi partiler bir araya gelerek ortak bir akıl oluşturabilirlerse bu sorunların çözümü mümkün olur”
Tek, “Siyaset; konuşmaktır, ilişki içerisinde olmaktır ve ortak yol arayışı bulmaktır. Bu nedenle bu ziyareti önemsedik. Ayrıca HÜDA PAR’a yönelik ziyaretimizin farklı bir yönü daha var. HÜDA PAR’ın kişiliğinden, kimliğinden ve programlarından kaynaklanan bir farklılıktır bu. Bu nedenle HÜDA PAR’a özel bir önem addediyoruz. Kanımca siyasi partiler arasındaki ilişki bu dönemlerde çok önemlidir çünkü Türkiye, Kürdistan ve bölgedeki gelişmeler ne yazık ki kötü bir yöne eviriliyor. Toplumda gerginlik, kutuplaşma, giderek artıyor ve adaletsiz uygulamalar had safhaya varmış durumda. Ekonomik durumlar artık hayatı çekilmez hale getirmiştir. Doğal olarak siyasetin devreye girmesi gerekiyor. Siyasi partiler bir araya gelerek ortak bir akıl oluşturabilirlerse bu sorunların çözümü mümkün olur diye düşünüyoruz.” diye konuştu.
Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK) Genel Başkanı Mesut Tek
“Kürd sorunun çözülmesi, yaşanan diğer sorunların çözümünün önünü açacaktır”
Ziyaret sırasında, HÜDA PAR yöneticilerine partilerinin kısa ve orta vadedeki gelişmelere yönelik görüşlerini, değerlendirmelerini ve çözüm önerilerini içeren bir tutum belgesini sunduklarını aktaran Tek, şöyle konuştu:
Türkiye’de yaşanan tüm sorunlar şu veya bu biçimde Kürd meselesinin çözümsüz kalmasından kaynaklanmaktadır. Kürd meselesinin çözümsüz kalması yaşanan antidemokratik uygulamaların, adaletsizliğin, hukuksuzluğun ve yaşanan ekonomik krizin temel nedenlerinden birisidir. Bu nedenle Kürd sorunun çözülmesi, yaşanan diğer sorunların çözümünün önünü açacaktır ve o çözümü kolaylaştıracaktır.
Kürd meselesinin çözümü için sundukları tutum belgesinden başlıklar sunan Tek, “Kürd kimliğinin anayasa güvenceye kavuşması, Kürtçenin eğitimde kullanılması, Kürd kimlikli partilerin rahatça faaliyet yürütmeleri, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, dini inançların güvence altına alınması, herkesin düşüncelerinden dolayı özgürce, yargılanma korkusu olmadan yaşayabilmesi ve benzeri taleplerdir. Eğer bir normalleşme olursa, gerginlik giderilirse bu sorunların çözüleceğine inanıyoruz. Bunun dışında yapılan etkinlikler ne yazık ki daha karamsar bir noktaya sevk ediyor.” ifadelerini kullandı.
“Kürd sorununda şiddet yöntemi çözüm değildir”
Bugüne kadar Kürd sorununun çözümünde kullanılan şiddet yönteminin çözüme katkı sunmadığını dile getiren Tek, “Tankla, uçakla, savaşla bu sorun çözülmedi. Kürd sorununda denenmeyen tek yol barışçıl yoldur. Biz inanıyoruz ki bizim ile HÜDA PAR arasındaki ortaklaştığımız noktalar ayrıştırıldığımız noktalardan çok daha fazladır. Çünkü biz de adalet ve özgürlük istiyoruz ve insan odaklı siyasetten yanayız. Biz de özgürlük istiyoruz kendileri de istiyor. Dolayısıyla bu, diyalog içerisinde olmamızı gerektiren bir zemin oluşturuyor. Biz sevinerek söylüyoruz ki HÜDA PAR’lı arkadaşlarımız da dostlarımız da bu diyalogdan yanalar. Biz bu diyalogu sürdürme kararı aldık. Çünkü önümüzde, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin önemli bir bölümü Kürd meselesini ilgilendiriyor.” dedi.
HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu
“Türkiye’nin en acil çözülmesi gereken sorularından biri Kürd meselesidir”
SPK Genel Başkanı Tek’in ardından yapılan ziyareti değerlendiren HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, siyasi partiler arasındaki diyalogu önemsediklerini ve diyalog kapılarının daima açık olması gerektiğine inandıklarını söyledi.
Siyasetin, sorunlara çözüm bulma sanatı olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Sorunlar, mutlaka meşru zeminde kalınarak çözüm aranırsa o sorunun çözümüne belki bir katkı sağlanmış olur veya o yolda doğru adımlar atılmış olur. Türkiye’nin en acil, yakıcı ve mutlaka çözülmesi gereken sorularından bir tanesi de Kürd meselesidir. Bu meselenin bir an önce adalet temelinde çözülmesi gerekir. Meşru talepler hiçbir şarta bağlanmaksızın ve ertelenmeksizin karşılanmalıdır.” dedi.
“Temel haklar pazarlık konusu yapılamaz”
Esasında çözümsüzlük süreci olan ancak halkın önüne çıkarılan “Çözüm Süreci”nde yapılan en büyük yanlışın; insani hak ve taleplerin şartlara bağlanması olduğunu kaydeden Yapıcıoğlu, temel hakların pazarlık konusu yapılamayacak kadar önemli bir konu olduğuna vurgu yaptı.
Yapıcıoğlu, “Evet bu meselenin mutlaka çözülmesi gerekir. Ama çözüm yönünde adımlar atılırken bu adımlar herhangi bir şarta bağlanmamalıdır, herhangi bir şekilde temel haklar pazarlık konusu veya müzakere konusu yapılmamalıdır. Eğer bir şey haksa tanırsınız, eğer hak değil ise hak olmadığını söylersiniz, böylece bu meseleye kim nasıl bakıyor herkes görmüş olur.” ifadelerini kullandı.
“Mutlaka Türkiye’de anayasa değişikliğine gidilmelidir”
“Farklı siyasi çizgilerde de olsa eğer bazı talepler ortaksa, o ortak taleplerin gerçekleşmesi için siyasi partiler birlikte hareket edebilmelidir.” diyen Yapıcıoğlu, “Kürd meselesinin çözümü belki en önemli noktalardan bir tanesidir. Hangi siyasi görüşte olursa olsun Kürdlerin kahir ekseriyeti anadilde eğitimin bir hak olduğunu söylüyor ve bunu istiyor. Siyasi zemin şu anda belki çok uygun görünmüyor olabilir ama mutlaka Türkiye’de bir anayasa değişikliğine gidilmesi gerekir. Türkiye halen 12 Eylül askeri cuntasının anayasasıyla yönetiliyor. Uzun süredir bu ayıp yaşanıyor, artık bu ayıptan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Bütün partiler bu anayasanın değişmesi gerektiğini söylüyor fakat herkes bazı kırmızı çizgilere takıldığı için bir türlü o anayasayı değiştirmek ve cunta anayasasından kurtulmak bugüne kadar mümkün olmadı. HÜDA PAR olarak taleplerimizden bir tanesi de tamamen sivil, adil bir anayasa yapılması gerektiği yönündedir. Ama talepler dile getirirken mutlaka meşru zeminde kalmalıdır. Siyaset meşru bir zemindir ve siyaset zemininde biz bu talepleri dile getirmeye devam edeceğiz. Bir de meşru zeminde kalıp siyaset yoluyla fikirlerini beyan edenden korkulmamalıdır, fikirler serbestçe ifade edilebilmelidir.” şeklinde konuşmasını sonlandırdı.
Her iki genel başkanın konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularına verilen cevaplardan sonra ziyaret sona erdi.