Kendilerine: ‘Yeryüzünde Fesat Çıkarmayın!’ Denildiği Zaman, ‘Biz Ancak Islah Edicileriz.’ Derler. İyi Bilin ki Asıl Ortalığı İfsat Edenler Kendileridir. Lâkin Anlamazlar.”
(Bakara: 11-12)
Hani dünya denince, sanırım avucunuz gelir aklınıza. Çünkü onu en çok siz bilirsiniz, siz tanırsınız, nerede neyin eksik olduğunu kimin adalete kimin huzura muhtaç olduğunu. Onlar ne bilir adaleti ne bilir eşitliği, nereden bilsinler onlar dünya mı görmüş.
Çünkü huzur, hak, adalet, eşitlik denince siz akla gelirsiniz. Din, dil, ırk ayırımı yapmadan herkese aynı mesafede aynı adaleti sağlarsınız ya. Nasıl mı? Irak göz önünde değil mi? Ya Suriye, Ya da Arakan. Hani oralarda huzur kalmamıştı. Her tarafta işgal, ifsad, talan vardı ya. Hemen harekete geçtiniz. Yerle bir olan Irak’ı nasıl huzura kavuşturdunuz. Artık çocuklar ağlamıyor. Ebu gureyb boşalmış. Guantanamo gül bahçesine dönmüş. Pazar yerlerinde bombaların yerine huzur patlaması yaşanıyor. Her yer güllük gülistanlık. Peki Suriye oraya da öyle bir huzur getirdiniz ki sokaklar cıvıl cıvıl. Halkını deseniz milyonları komşu ülkelere tatile yolladınız. Kalanlara da ülkeyi parselleyip ayırım yapmadan herkese hakkettiği payı teslim ettiniz.
Arakan’ı da siz imar ettiniz. Budaperest ,budistlerin orman katliamını önleyip, ölülerini yakıp küllerini nehir’e bırakmak için ağaç kesmeyi bıraktırıp başka yönlere yönelmelerini başka şeyler yakmalarını sağlayarak.
Dedim ya her şeyi siz bilirsiniz demokrasiyi, insan haklarını, adaleti, eşitliği, özgürlüğü koruduğunuz kadar doğayı da koruyorsunuz.
Birde yılardır halkının selameti için uğraştığınız Filistin var. İşgal edilmiş topraklarını geri kazandırdığınız, Mescid-i Aksa’yı özgürlüğüne kavuşturduğunuz, Gazze’deki ablukanın kalkması için sürekli toplama israil hakkında yaptırım kararları aldığınız bir Filistin. Artık Muhammed’lerin baba kucağında ölmediği, çocukların yukarıdan savurduğunuz misketlerle oynadığı bir Filistin.
Ve hala eleştiriyorsunuz. Ne yaptınız. Siyah tenlinin boynuna basıp nefessiz mi bırakırsınız, trafikte kaldır ellerini ihtarınıza uyup ellerini kaldıran savunmasızları kurşuna mı dizdiniz.
Ve sadece Müslüman olduğu için karda kışta çocuk ve yaşlılara sınır kapılarını mı kapattınız. Sınırı geçenleri ise anadan doğma soyup, tekrar sınır dışı edip ölüme mi terk ettiniz. Sarı saçlı mavi gözlü olanlara ise evinizi barkınızı açıp çifte standart mı uyguladınız. Bir yandan devletlerin içişlerine karışıp halkını mülteci durumuna düşürüp sonra da insanlık namına yardım mı gönderdiniz.
Yoksa birçoğunun denizlerde boğulmasına Aylan bebeklerin karaya vurmasına mı sebep oldunuz.
Hala sizin ne kadar adil ve adaletten yana olduğunuzu anlamamışlar. Ama merak etmeyin biz sizin adaletinizi ve adalet anlayışınızı gayet iyi biliyoruz. Onun için yukarıda zikrettiğimiz ve aşağıda zikredeceğimiz ayetlerin sizden bahsettiğinden zerre kadar şüphe duymuyoruz.
Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış; Başları yukarıya kalkık, bakışları bir noktaya sabitlenmiş, zihinleri bomboş kalmış olarak toplanma yerine koşarlar.”(İbrahim 42-43)
Acele etmeyin hepinize yetecek kadar yer var. Hadi bakalım kolay gelsin.