Elektrik ve doğal gaz başta olmak üzere A’dan Z’ye tüm ürünlere yapılan zamların, döviz kurundaki gerilemeye rağmen aşağı çekilmemesi halkı mağdur ediyor.
Döviz kurunda ki önlenemeyen artışın ardından tüm ürünlere ardı ardına zam gelmeye başladı. Gelen zamlardan çiftçisinden, esnafına, emeklisine ve işçisine kadar herkes şikayetçi olurken, döviz kurunun düşmesine rağmen zamların geri alınmaması ve yeni zamların yapılması dikkat çekiyor.
Artan enflasyon, ardı ardına doğal gaz ve elektriğe gelen zamlar dar gelirliler başta olmak üzere halkın adeta belini büktü. Tüketicilerin satın alma güçleri ve aylık gelirleri dikkate alındığında yapılan zamlar özellikle kış mevsiminde vatandaşları kara kara düşündürüyor.
Elektrik ve doğal gaz başta olmak üzere temel gıda ürünlerine yapılan yüksek orandaki zamlar, geçen yıla oranla neredeyse iki kat yükselen faturalar ve işçilerin şubat ayı ile birlikte zamlı aldıkları asgari ücretin bir ay gibi kısa bir sürede erimesi vatandaşı içinden çıkılamaz bir duruma koyuyor.
2022 yılının başlamasıyla birlikte elektrik ve doğal gaza gelen zamlar faturaların yansımaya başlaması ile son dönemlerde pahalılık ve zamlar nedeniyle zor günler geçiren halkı daha çok mağdur etti.
Tüketici Hakları Derneği (THD) Gaziantep Şube Başkanı Bülent Yılmaz, zamların sosyal devlet ilkesi ile çeliştiğini ve halkı mağdur ettiğini söyledi.
Gıda fiyatlarındaki artış, elektrik ve doğal gaza yapılan zamlar ile artan hayat pahalılığından dolayı son zamanlarda halktan çok ciddi şikayetler aldıklarını belirten Yılmaz, zamların durdurulması gerektiğini ifade etti.
“Hatalardan ders alınmıyor”
Ekonomi anlamda halkı bundan sonra daha kötü günlerin beklediğini belirten Yılmaz, “Bizi çok daha zor günler bekliyor. Çünkü ülke yönetimine baktığımızda, hatalardan ders alınmıyor. Yine hatalı siyasi ve ekonomik kararlar alınarak, bu hatalar da ısrar ediliyor. Bugün geldiğimiz noktada elektrik zamları gündemin birinci maddesi arasında yer alıyor. 1 Ocak’tan itibaren özellikle ticari işletmelerde yüzde 126’ya varan oranlarda zam yapıldı. Bu zam yapıldıktan 1 hafta sonra biz dernek olarak bir açıklama yaptık; ‘bu zam kabul edilemez ve göreceksiniz bundan geri adım atılacak’ dedik. Hâlbuki biz şunu da biliyoruz; siyasi iktidar kolay kolay attığı adımdan geri adım atmaz. Fakat biz bundan mutlaka geri adım atılacağını söyledik. Çünkü biz artık halkımızı tanıyoruz, halkın içerisindeyiz. Ne yazık ki mevcut siyasi iktidar artık halkın içinde değil, halktan uzaklaştı. Halkı görmüyor, dinlemiyor, duymuyor. Böyle olunca da bu şekilde masa başında alınan kararlar bir gün de hemen uygulamaya konuluyor. Bugün geldiğimiz noktada elektrik zamlarında bir çalışma yapıldı ve geri adım atılacağını görüyoruz. Ama bu adım yeterli olacak mı? Doğrusunu isterseniz bunun da yeterli olacağını pek düşünmüyorum. ‘Elektrik zammında yüzde 50 geri adım atıyoruz’ deseler ne anlam ifade eder. Çünkü bu fakir fukaranın yarasına merhem olmayacak.” dedi.
“Siyasi iktidar yanlış siyasi ve ekonomik politikalardan vazgeçmelidir”
Yapılan zamların vatandaşın altından kalkabileceği zamlar olmadığının altını çizen Yılmaz, “Siyasi iktidarın yanlış siyasi ve ekonomik politikalardan vazgeçmesi, dünyaca kabul edilebilir hem ekonomik hem de siyasi uygulamaları bir an önce hayata geçirmesi gerekiyor. Bunun da temeli özgürlükler demokrasi ve hukuktur. Bizim ülkemizde hukuku egemen kılmamız lazım. Kimsenin hukuktan endişe etmeyecek bir sistemi kurmamız lazım. Bunu yaptığımız zaman hem piyasa rahatlayacaktır hem de ülke bir nefes alacaktır. Bunu yaptıktan sonra birçok şey çok daha kolay çözülecektir.” ifadelerini kullandı.
“Kişi başı düşen milli geliri arttırmamız lazım”
Zamların halkı ciddi anlamda mağdur ettiğini belirten Yılmaz, “Bugün 1 litre benzinin 15 lirayı geçtiği, bir koli yumurtanın 50 lira olduğu, 1 kilo domatesin 10 lirayı geçtiği ve bir ekmeğin 3-4 lira olduğu bir ortam var. Bir de üstüne aldığınız maaşın neredeyse yüzde 10’unu elektriğe, yüzde 10’unu ısınmaya ve yüzde 10’unu ulaşıma veren bir asgari ücretle çalışanı düşündüğümüzde bu ortamda insanlar nasıl yaşayacak? Çocuklarını okula nasıl gönderecek? Ev kiralarının nasıl ödeyecek? Nasıl ısınacaklar, karınlarını nasıl doyuracaklar? Asgari ücrete yüzde 50 zam yapıldı. Bizde bir işvereniniz ama yüzde 50 zam bile bu durumda işçimize yetmiyor. İşverende dertli. Çünkü işverende bunu kaldıracak durumda değil. Dolayısıyla bizim milli gelirimizi artıracak önlemler almamız lazım. Eğer ülkemizi zenginleştirmezsek istediğimiz kadar asgari ücrete zam yapalım. Alım gücü olmadıktan sonra bu paranın birkaç ay içerisinde eridiğini göreceğiz ve zaten de görüyoruz. 1 Ocak’ta yapılan asgari ücret zammı bir ay içerisinde eridi. O nedenle mutlaka kişi başı düşen milli geliri arttırmamız lazım. Bunun içinde en önemlisi ülkemizin kaynaklarının ve vergilerin doğru kullanılması lazım.” şeklinde konuştu.
“Kamu kaynakları doğru kullanılmalıdır”
Büyük harcamalardan vazgeçilmesi, yatırımların ve yeni projelerin ertelenmesi gerektiğini ifade eden Yılmaz, hayat pahalılığının önlenmesi için çalışmalar yapılmasının elzem olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Çok kısa bir süre sonra Çanakkale Köprüsü faaliyete geçecek. Çanakkale Köprüsünün maliyeti 3.1 milyar dolar. Bu 3.1 milyar doların 900 milyon dolarını yatırımcı şirketler koydu. Kalan 2.2 milyar doları ise banka kredilerinden temin ettiler. Günlük geçiş garantisi 45 bin araç olarak verildi. Araç başına geçiş ücreti 15 dolar olarak belirlendi. Yani yıllık Çanakkale köprüsü için günlük 45 bin araç geçtiği düşünüldüğünde ödenecek para yaklaşık 350 milyon dolardan bahsediyoruz. Günlük 45 bin araç geçmezse aradaki farkı halk ödeyecek. Altı ay sonra Çanakkale Köprüsü açıldığında o gün köprüden kaç kişi geçtiğini göreceğiz. Eğer 45 bin araç değil de 10 bin araç geçerse ne olacak? Aradaki farkı yine bu ilk ödeyecek.”
“Elektrik, su, doğal gaz ve gıda gibi ürünlere yapılan zamların anayasaya aykırı”
Özellikle elektrik, su, doğalgaz ve gıda gibi ürünlere yapılan zamların anayasaya aykırı olduğunu ifade eden Yılmaz, “Yapılan zamlar Anayasamızın 2’inci Maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesiyle çelişiyor. Çünkü anayasamızın 2’inci Maddesi, ‘Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir’ der. Isınma, barınma, beslenme ve aydınlanma gibi ihtiyaçlar sosyal ihtiyaçlardır. Devlet gerekirse kendi kaynaklarını kullanarak bu ihtiyaçları gidermeli. Çünkü sonuçta bizden alınan vergiler bunun gibi ihtiyaçların karşılanması için veriliyor.” diye konuştu.