Öylesine mutlu, Öylesine sevinçliydi ki ; Aman ya Rabbi. Bu mutluluk nasıl tarif edilebilirdi. Bunun gibi hediyeler almayalı uzun zaman olmuştu. En son babası ona mont ve bot almıştı. Tam da dört yıl önce. İşte şimdi yine ona mont ve bot alınmıştı ama bu sefer babası tarafından değil, başka birileri tarafından alınmıştı. Çünkü babasını kaybedeli dört yılı aşkın bir zaman olmuştu. Annesinin de ekonomik durumu pek de iyi olmadığı için bu kadar zamandır ne kendisine ne de kardeşlerine bunun gibi hediyeleri kimse almamıştı. İşte şimdi hem O hem de kardeşleri bu mutluluğu bir daha yaşıyorlardı. Akşam annesine bu mont ve botların kim tarafından verildiğini sordu. ” Hayırsever Müslümanlar” diye cevaplamıştı annesi. Bu cevap onu pek tatmin etmemiş olsa gerek daha detaylı bir cevap için annesine ısrar etti. Annesi bu sefer ” Pek bilgi sahibi olmadığını ancak yetimler için çalışan bir vakıf tarafından verildiğini, adının Yetimler vakfı olduğunu söyledi. Evet artık bu hediyelerin kimler tarafından verildiğini biliyordu. Yatmadan evvel kendi kendine şöyle söyleniyordu. Büyüyünce yetimler vakfı gibi ben de yetim olanları kollayıp gözeteceğim. O çocukları ben de sevindireceğim. Bu düşüncelerle derin bir uykuya daldı…
Evet değerli dostlar. Belki bize garip gelebilir ama yetim çocukları sevindirmek, onların gönlündeki baba eksikliğini bir nebze de olsa gidermek ne kadar güzel bir duygu değil mi? İşte bizim burada yapmak istediğimiz tam da bu. Yani yetim çocuklarımızı unutmamak, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek.
Bu sebeple elimizden geldiğince yetim ailelerine ve yetim çocuklara sahip çıkmak, onların dert ve sevinçlerini paylaşmak, onlar mutlu olunca mutlu olmak, yarın Allah’ın izniyle Cennette Resulullah ( s.a.v)’e komşu olabilmek için her zaman ve her konuda yetimlerimize destek olmalıyız. Şunu hiç bir zaman hatırdan çıkarmamak gerekiyor. Bugün yetim olan çocukların yerinde bizim çocuklarımız olabilirdi. Rabbim yetim çocuklarımızın dualarında bulunmayı bize nasip etsin…( Amin)