“Onda sükun bulup durulmanız için, size kendi nefislerinizden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet kılması da, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır. RUM SURESİ 21
“ Evlenen kişi dinini yarısını tamamlamış olur, diğer yarısı için de Allah’tan korksun.”
“Kimin gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur” BUHARİ SAVM 10
Yukarıdaki ayet ve hadislerden de anlaşıldığı gibi evlilik, yani aile kurmak, İslam’da teşvik edilmiş çok önemli bir olaydır. Sadece İslam’da değil hemen hemen bütün dinlerde böylesi önemlidir. Çünkü Aile, toplum yapısının çekirdeği, tolumu oluşturan, ayakta tutan en temel kurumdur.
İsterseniz tarihe bakın, isterseniz günümüze, aile yapısı sağlam olan toplumlarda, huzur saadet, emniyet hep üst seviyelerde olmuş, insanlardaki mutluluk oranı tavan yapmıştır. Ne zaman ki ailelerde bozulmalar olmuş, fitne fesat baş göstermiş, her tarafı kaos ve anarşi almış götürmüştür. Her tarafta korku hakim olmuş, emniyet kalmamış, etraf kan gölüne dünmüş, kim kimi neden öldürüyor bile bir çok defa anlaşılmamış, bu hatta devletlerin yıkılına sebebiyet vermiştir.
Peki,aile niçin bu kadar önemlidir? Çünkü her fert çocuk olarak, bir ailede yetişir. Huzurlu bir ailede yetişen çocuğu düşünelim, bir de sürekli kavga eden bir anne babanın çocuklarını düşünelim. Veyahut boşanmış ailelerdeki çocukları düşünelim, ne kadar sağlıklı bir psikolojiye sahip olabilirler ki? Böyle yetişen çocukların ileride bir suç makinesine dönme ihtimali ne kadar yüksek olur acaba?
Yani anlayacağınız evlenen iki kişi, sadece karı koca olmuyor. Birer anne ve baba, ileride birer dede ve nine, aynı zamanda çocuklar tarafından örnek alınan bazen bir amca veya dayı. Bazen bir teyze veya hala…
Aynı zamanda bunları örnek alan gençler, şiddetli geçimsizlik ve erkenden boşanmalara şahit oldukça evlilikten korkar hale gelir, sürekli evlikten kaçınır, geciktirdikçe geciktirirler. İnsanın fıtratında olan kadın erkek ilişkisi, meşru yolla yani nikah ile yerine getirilmediği zaman, bu duygusunu bastıramayan gençlik başka yollara tevessül eder, Bu da toplumdaki diğer bir felakete zinanın yaygınlaşmasına sebep olur ki, günümüzdeki en büyük sorunlardan birisi…
İşte bu yüzden Şeytanlar, sürekli karı koca arasına fitne sokmaya çalışmış, birbirine düşürerek bütün toplumu bozmayı hedeflemişlerdir. Bakara Suresi 102. ayette de bu konuya değinilmekte, Şeytanların karı koca arasını açmak için Harut ile Marut adında iki melekten sihir öğrendikleri anlatılmaktadır.
“ Onlar, Süleyman’ın Krallığı hakkında şeytanların uydurup söylediklerine uydular. Gerçek şu ki Süleyman kafir olmadı, fakat şeytanlar kafir oldular. Çünkü insanlara sihri, Babil’de iki Meleğe, Harut’la Marut’a indirileni öğretiyorlardı. Halbuki bu iki melek, biz ancak imtihan vasıtasıyız; sakın küfre sapma! Demedikçe hiç kimseye bilgi vermezlerdi. Fakat onlar bu iki melekten, Karı ile kocanın arasını açacak şeyleri öğreniyorlardı. Oysa Allah’ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Yine de kendilerine fayda vereni değil de zarar vereni öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu (sihri) satın alan kimsenin ahiretten nasibi olmadığını çok iyi biliyorlardı. Karşılığında kendilerini sattıkları şey ne kötüdür, bir bilselerdi! BAKARA 102
