Fani dünya hayatından sonra sonsuz bir hayata ilk adım atıldığı yer. Hayat ile ölümün kesişme noktası . Dünyanın ahirete açılan kapısı. Buda dünyanın faniliğini gösteren er veya geç her insanın ölüp dünyada ayrılacağını hatırlatan en güzel ispatı ve delilidir.
Kabristan, yerin üstü ile bir metre altı arasında birbirinden tamamen farklı iki hayatın yaşandığı insan öldükten sonra gömüldüğü yerdir yerdir. Mekan, hüzün , ayrılık acısını, sevdiğini yitirmiş, göz yaşının atmosferine sindiği bu mekanlar, aynı zamanda tefekkür içinde en ideal mekandır kabristan. Evet bir gün mutlaka hepimiz öleceğiz. Hepimiz misafiriz ve gideceğiz bu dünyadan bir bir. Sesimiz soluğumuz kesilecek, adımız unutulacak, tıpkı bizden öncekiler gibi. Hiç bir zaman uzak değil bize ölüm. Her gün, her saat, her saniye, her nefesle biraz daha yaklaşıyoruz ölüme. Yanımızda, önümüzde, belki içimizde hep bizimle beraber. Biz ölüme ölüm bize hızlı adımlarla yaklaşmaktadır. Bu doğru ama bu ölüm insanı yokluğa değil bilakis sonsuz ebedi olan yaşamaya götüren bir vasıtadır. Yani ölüm bir yokluk değildir ölüm diriliştir, geçici konaktan gerçek eve geçiştir. Bir rüya gibi fani olan dünya hayatında gerçek olan ahiret hayatına bir uyanıştır. ”De ki: “Kendisinden kaçtığınız o ölüm, mutlaka size gelip çatacaktır. Sonra gizli olanı da açık olanı da bilene döndürülürsünüz; O size yapmakta olduklarınızı bildirir”.(cuma ayet 8).
Böyle iken nasıl olurda bunda gafil yaşanır. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya sıkı sıkı bağlayanlara hayret etmek elde değil. Her an bitmesi beklenen kısacık bir hayatın, hiç bitmeyecek ebedi hayata tercih etmek delilikten başka nedir. Ne akıl kabul eder ve nede akıl karıdır. Bu gerçeğe rağmen bu dünya bitmez bilenlere yazıklar olsun. Yazıklar olsun dünyayı ahirete tercih edenlere. Yazıklar olsun onlara ki ahireti için azık biriktirmeyenlere..