Haberin Videosunu İzlemek İçin Tıklayınız
Salgın döneminde insanların rutinlerinin bozulduğunu ifade eden Algur, özellikle aile içi ilişkilere özen gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.
Salgın hastalık dönemiyle birlikte insanların günlük hayatta yaptıkları rutin işlerinin bozulduğunu, sosyal ilişkilerin zayıfladığını ve ilişkilerin zayıflamasıyla beraber insanlar arasında psikolojik sorunlar belirdiğine dikkat çeken Algur, sosyal ilişkilerin tekrardan canlandırılarak bu psikolojik hastalıklardan uzaklaşılabileceğini söyledi.
“Salgın insanların rutinlerini bozdu”
Son birkaç yılın en önemli konulardan birinin salgın hastalık olduğunu ifade eden Algur, “Pandemi dönemi insanların rutinlerini bozarak temel güven duygusunu sarstı. ‘Belirsizlik duygusu’ dediğimiz kaygıyla birlikte bu durum artışa geçti. Çünkü insanlar işlerini yapamadılar, okullarına gidemediler, hayat içerisinde rutin yaptıkları şeyleri yapamadılar. Dolayısıyla Coronavirüs sosyal ilişkileri de değiştirdi.” ifadelerini kullandı.
“Sosyallik azalınca insanlar yalnızlık hissetmeye başladı”
“Hayatımızı anlamlı kılan şeyler, bağlar ve ilişkilerimizdir.” diyen Algur, “Bir insan ilişki kuramıyorsa bu insan bir kurgudur, yoktur aslında, insan ilişkiyle var olur. Coronavirüs bu anlamda bu ilişkileri özellikle fiziksel anlamdaki ilişkileri nötralize edip, düşürdü. Misafirliklere gitme, zaman zaman görüşme, zaman zaman bir yerlerde oturma gibi noktaları da değiştirmeye başladı. Dolayısıyla insanın en önemli ihtiyaçlarından bir tanesi sosyallik yani ilişki kurmak ve ilişkiyi sürdürebilmektir. Dolayısıyla virüs nedeniyle bu ilişikler düştüğü için insanlar kendilerini yalnız hissetmeye başladı. İnsanlar kendilerini yalnız hissedince bir takım değersizlik duyguları ortaya çıktı. Bu arada basın yayının da inanılmaz derecede etkisi oldu. Çünkü çok fazla dezenformatik bilgiler, virüs ile ilgili bilimsel olmayan birtakım bilgiler de insanların algılarına pompalandı ve çok farklı bir durum ortaya çıkmaya başladı.” dedi.
“Kişi aile ilişkilerden kendini izole ediyorsa o zaman problemler başlıyor”
Kayseri Psikodrama
Enstitüsü ve Aile Danışma Merkezi Başkanı Uzman Psikolog Şeref Algur
Salgın döneminde insanların beslenme şekillerinin de değişmeye başladığını aktaran Algur, “İnsanlar daha çok kilo almaya başladılar, daha çok oturdukları için hareket kabiliyetleri sınırlandı. Çocuklarda bağımlılıklar artmaya başladı, çünkü sürekli bilgisayarın başında kaldılar. Dolayısıyla çocuklarda oyun bağımlılıkları bu dönemde inanılmaz derece artmaya başladı. Sosyal ilişkilerde kendilerini izole etmeler, insanlarla diyalog kurmamalar, kendi odalarına çekilmeler inanılmaz derece arttı. Kısacası yaşam stilimiz değişti. Dolayısıyla bir şeyler değiştiği zaman, ona adaptasyon sürecinde de sıkıntılar çeker insan. Bir şeyler değiştiği zaman biraz zamanın geçmesi gerekiyor. Burada önemli noktalardan bir tanesi ilişkilerin koparılmamasıdır. İlişkiler koparılıyorsa, ilişkiler sürdürülemiyorsa işte o zaman problemler başlıyor. Aile ilişkilerden kendini izole ediyorsa o zaman problemler başlıyor.” şeklinde konuştu.
“Belirsizlik insan hayatında kaygıyı ve anksiyeteyi yükseltir”
Coronavirüs’ün insanlar üzerindeki en büyük etkilerinden birinin de toplumda kaygı düzeyini çok yükseltmesi olduğuna dikkat çeken Algur, “Bu dönemde kimin ne ile karşılaşacağı, nasıl bir süreç atlatacağı belli değildi. Belirsizlik insan hayatında kaygıyı yükseltir, anksiyeteyi yükseltir. Kaygı yaşamsal bir noktadır, çünkü kaygı duygumuz nedeniyle sokaktan geçerken dahi tedbirli oluruz. Tedbirli olmak ile yaşantımızın her tarafını kapsaması aynı şeyler değil. Çünkü tedbirli olduğumuz zaman bir noktadan sonra bu tedbir hayatımızın her noktasını kapsıyorsa bu büyük bir problemdir, çünkü yaşamsal işlevlerimizi bozacak demektir.” diye belirtti.
“İnsanlar kendini toplumdan izole etmeye başladığı zaman ruhsal problemler başlar”
İnsanların artık rutin olarak yapageldikleri etkinliklerine geri dönmeleri gerektiğini belirten Algur, “İnsanlar, aşı konusunda birçok bilgi kirliliğine maruz kalıyor. Onun için Sağlık Bakanlığının açıkladığı hususları hayatımızda doğru olarak kabul edip bu şekilde davranmamız gerekir. Çünkü o kadar bilgi kirliliği var ki, bu kirli bilgiler insanların psikolojisini olumsuz etkilemektedir. Yasaklar artık yok, eşleriyle, çocuklarıyla doğa ile iç içe kalıp etkinlikler yapabilirler. Bu izole durumundan kurtularak nefes alsınlar. Çünkü insan kendini izole etmeye başladığı zaman ruhsal problemler başlayabiliyor. Anın içinde kalabilmek çok önemli, çünkü anın içinden uzaklaşıp geleceğe yönelik düşüncelere dalınırsa o zaman psikolojileri bozuluyor. Kaygı anın içerisinde bulunan bir duygu değildir. Kaygı geleceğe dair bir duygudur, geleceğe ne kadar saplanılırsa maalesef bu duyguları o kadar çok yaşıyoruz demektir.” ifadelerini kullandı.